Tip 1 diyabete insuline bağımlı diyabet ismi de verilir. Genellikle ağız kuruluğu, çok su içme, sık idrara çıkma ve hızlı kilo kaybı gibi şikâyetler ile hastalık kendini belli eder. Şikayetlerin başlangıcı 1–2 aydan daha kısadır. Zamanında teşhis konulmazsa hastalık şeker koması ile “diyabetik ketoasidoz” ile kendini belli eder. Hastaların idrarında keton denen bir madde ilk teşhis sırasında bulunabilir. Tip 1 diyabetin otoimmun nedenli olan tiplerinde hastalığın erken döneminde pankreastaki beta hücrelerinin yıkımını gösteren adacık hücresine (ICA), insüline karşı (IAA) ve glutamik asid dekarboksilaza karşı antikorlar (GAD) kanda yüksek olarak bulunur.
Tip 1 Diyabet Hangi Yaşlarda Sık Görülür?Şeker hastalığıkronik hastalıklar arasında en yaygın görülenidir. Sıklıkla okul öncesi (6 yaş civarı), ergenlik (13 yaş civarı) ve geç adolesan dönemi (20 yaş civarı)’nda görülmesine rağmen en sık 8–14 yaş arasında görülür. Son 20 yıldır daha ileri yaşlarda da tip 1 diyabet görülmektedir. Tüm tip 1 diyabetli hastaların yaklaşık ¾’ü ilk tanılarını 18 yaşın altına almaktadırlar Hastalığın görülme yaşı ve sıklığı ülkeler ve bölgeler arasında farklılık göstermektedir.
Tedavi için şeker hastalığına yönelik eğitim, diyet, egzersiz ve ilaç (insülin) tedavisi olmak üzere dört aşamalıdır.
Tip 1 diyabette, pankreas adacık hücrelerinin yaklaşık %80’lik bölümü tahrip oldukları için vücut için gerekli olan insülin hormonu yapılamaz. Bu nedenle hastalığın tedavisi mutlaka insülin ile yapılmalıdır. Kan şekerini düşürücü haplar etkisiz olduğu için kullanılmamalıdır. Uygulanacak insülin tedavisi sabah-öğlen-akşam yemeklerinden önce ve yatarken olmak üzere en az dört kez yapılmalıdır. Tıp dilinde bu tedavi bazal-bolus insülin tedavisi olarak tanımlanmaktadır. Kan şeker, değerleri bazal-bolus insülin tedavisi ile istenilen seviyeye getirilemiyorsa “insülin pompası” ile tedavi yapılması gerekir.